15 Temmuz 2009 Çarşamba

Delikanlılığa sığar mı?


Geçenlerde canım acayip dondurma istedi. Markasını da söyleyeyim bari :) Magnum istedim ama öyle böyle değil. Dedim gidip alayım. Bizim caddede maaşallah 3 market 1 büfe var. Birisine gittim Algida marka satmıyor. Diğerine gittim Magnum yok. 3. marketi denedim Magnum Classic yok. Büfede de kalmamış. Sıcakta yürüdüm dedim bir de. Kendime bir güzel sövdüm:). Sonra üzgün üzgün eve dönerken bir baktım.. Ne gördüm dersiniz? Bizim sitenin meybuzdan yukarı birşey yemeyen sümüklü veletlerinin (çakma polat alemdar derim ben onlara raconları bile var ;) ) hepsinde "Magnum Classic" var. Ya dedim noluyor? Sonradan güneşten fokur fokur kaynayan beynim kendini soğuttu ve hepsini bu 15-20 kişilik grubun aldığını düşünebildim. Ya blog kardeş desene bi, bu delikanlılığa sığar mı ya?? :(

Deminde Yaşadığım Hayat


Yağmur.. Hayatın bir yüzüdür yağmur. Bulutların kapalılığı umutsuzluğu andırır bir an, kocaman kocaman durması, sanki üstümüze çökecek gibi olmaları insanı huzursuz eder. Fakat sonra birşey olur, o harika şey başlar. Yağmur başlar. Bulutlar rahatlar içini dökmüş bir şekilde. Biz de seyrederiz bu güzelliği. Her yer ıslaktır. Herkes eve gitmiş olduğundan yine bir sessizlik vardır huzur vardır. Çayımı demlerim alırım yanıma izlerim bu güzelliği. Dışarıdan vuran soğuk, içimden akan sıcak, saç örgüsü gibi olur; haz verir bana. Yağmur yağar, sen dalarsın yine. Bir örnek vereyim.Filmdeki kız sevgilisinden ayrılmıştır, yas dönemindedir. İşte tam o dönemde kız yağan yağmura bakar, dalar dalar. Sevgilisini düşünür, filmdeki yapmacık sevgili hareketlerini. yağmurda kovalamacalar,gülüşmeler, kıkırdamalar falan :) Biri diğerinin saçını çeker diğer ya dur tamam der kendine ceker, montunun içine alır yağmurdan korumak için güya :) Sonra bir an olur, erkekle kız göz göze gelirler, yakınlaşırlar ve aman allahım! Kız tam o anda o rüyadan uyanır, kafasını sallar ve gerçek hayata döner. :) Biz bunları düşünüp gülümserken, yağmur bitmiştir ve o güzel koku ortaya çıkmıştır. Yağmur sonrası toprak kokusu... Ne güzel bir kokudur o öyle. İnsanı içine çektikçe çeker. Ağaçların kokusunu getirir sana. Hani çarpık kentleşmeden dolayı kaybettiğimiz ruhlarımız varya, onları geri getirir bize. Özlemişizdir o kokuyu. Arada bir de olsa, bulutlar özlemimizi duyar ve onları geri getirir bize.Biz de ciğerlerimizi çatlatırcasına alırız o havayı. "Ohh" deriz. Pollyanna oluruz. Küçücük şeylerden mutlu olur, böyle yazılar yazarız :)Bakıyorum şimdi çayım bitmiş. Deminde yaşadığım hayatımın, bir bardağı daha gitmiş :)

Geceden gündüze


Hiç uykusuz olduğunuzda sabahın olmasını dışarıda beklediniz mi?Gecenin temiz havasını, sessizliğini hissedebildiniz mi? Yapın derim. Çünkü gündüzlerin gürültüsü, yorgunluğu, koşuşturmacası derken gecelerin güzelliğini kaçırıyoruz. Kişisel gelişim yazarları gibi "kendinize zaman ayırın dostlar" demeyeceğim. Kendimizden kastettiğimiz nedir ki? Zaman zaten bizim. O halde "Kendinize söz geçirin" diyeceğim. Zaman bizimse, onu kullanmak da bizim elimizdeyse, zamanımızın hepsini kendimize ayırmak için; kendimize söz geçirmeliyiz derim. Uykunuzu, yorgunluklarınıza feragat edin. Dışarı çıkın,balkona, terasa. O kadar güzel bir duygu ki bu. Herkes uyurken sessizliği dinlemek. Biraz da üşümek. Gecenin güzelliklerinden biri de, o sessizlikte bir şarkı mırıldanmaktır. Sezen Aksu, bu geceler için favoridir :). Bir eşya, bir koku, bir melodi, bir şarkı bizi eskilere götürür. Anılarımızı yeniden yaşamamızı sağlar. Net bir şekilde hatırlarız o anları.Siz de şarkı söylerken eski anıları hatırlayın, o soğukta kendinize sarılın ve klip çekiyormuş edasıyla uzaklara dalın :)...